İstanbul Depreminin Etkisi: Yatırım Alışkanlıkları Değişiyor

23 Nisan 2025’te İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem ve ardından yaşanan artçı sarsıntılar, milyonlarca vatandaş arasında büyük bir paniğe neden oldu. Bu korkunun etkisiyle yatırım alışkanlıklarında da belirgin değişiklikler yaşanmaya başladı.

Türkiye’de en popüler yatırım aracı olan altın, genellikle ‘yastık altı’ olarak bilinen fiziksel olarak saklanırken, depremin etkisiyle evlerinde altın bulunduran vatandaşlar bankalara akın etmeye başladılar.

Kiralık Kasa Talebi Artıyor

Son iki haftada bankaların müşterilerine sunduğu ziynet eşyaları ve altın gibi yatırım araçlarını korumak amacıyla kiraladığı kasalara talep rekor seviyelere ulaştı. Ayrıca altın alım-satım işlemlerinin gerçekleştiği KAD-SİS platformuna da ilgi artmış durumda.

Türkiye Gazetesi’nden Kaan Zenginli’nin haberine göre; olası bir büyük depremin ardından artabilecek hırsızlık vakaları vatandaşları endişelendirirken, birikimlerini güvenli bir limana aktaran vatandaşlar KAD-SİS (Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi) uygulamasına büyük ilgi gösteriyor. 2024 yılında KAD-SİS aracılığıyla bankalara aktarılan altın miktarı bir önceki yıla göre yüzde 35 artarken, bu durum halkın güvenli yatırım anlayışındaki değişimi gösteriyor.

Sistemdeki Altın Fiziki Olarak Teslim Alınıyor

Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, altınlarını güvence altına almak isteyenler için KAD-SİS sisteminin en mantıklı çözüm olduğunu belirtiyor. Evde fiziki olarak bulunan altınların güvence altına alınabilmesi için KAD-SİS sisteminin kullanılabileceğini ifade eden Memiş, altınların bu sistem aracılığıyla 24 ayara çevrilebileceğini ve banka hesaplarına aktarılabileceğini vurguluyor.

İstanbul’da faaliyet gösteren kuyumcu Halit Gözüpek, son aylarda fiziki altın konusunda büyük bir değişim yaşandığını belirtiyor. Gözüpek, müşterilerin artık altınlarını evde saklamak istemediklerini ve deprem gibi riskler nedeniyle altınlarını bankalara yatırdıklarını söylüyor. Bu durum, sadece bireysel güvenlik kaygılarını değil, aynı zamanda finansal sistemin daha sağlam temellere oturmasını da sağlıyor.