Can Atalay’dan ‘İstanbul depremi’ uyarısı: ‘Evimizin çok daha ötesini düşünmek durumundayız…’

Can Atalay’dan İstanbul Depremi Uyarısı: Hazırlıklı Olmalıyız

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde bulunan Gezi davası hükümlüsü Can Atalay, İstanbul depremi için yapılması gereken hazırlıklara dikkat çekti. “İstanbul depremi gibi bir bahiste kendi evimizin çok daha ötesini düşünmek, talep etmek durumundayız. En yalın örnek ile; depreme nerede yakalanacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. Parklarımızı betona karşı savunmak, şehir dışına ötelenen kamusal sağlık hizmetlerini geri istemek, zaten son derece sınırlı olan su kaynaklarımıza zarar verecek tüm projelere itiraz etmek mecburiyetindeyiz” dedi.

Marmara Cezaevi’nde bulunan Gezi davası hükümlüsü Can Atalay’ın sosyal medya hesabından paylaşılan açıklamasında şunlar kaydedildi:

“Yurttaşların deprem güvenliği acildir: Hızlı çözümler için yasal adımlar atılmalı; bütüncül bir planlama ile toplumsal bir seferberlik başlatılmalıdır. Öncelikle tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Tehlikenin büyüklüğünü ve tehlikeye karşı yaklaşımdaki ciddiyeti anlamak için İzmir depremi sorası Erdoğan’ın 5 Kasım 2020 hesabına bakalım: 18 yılda 975 bin TOKİ yapısı yapıldığını söylüyor. ‘Dönüştürülmesi gereken’ 6 milyon 700 yapının olduğu resmi bilgisini paylaşıyor. Basit bir hesapla mevcut dönüşüm modeli ile tam 123 yıl gerekiyor. Tablo bu. Heba edilen yıllar, yaklaşımlar, yapılanlar ortada. Durum böyleyken her alanda her istediğini yapabilen bir iktidar yapılması gerekip de yapılmayanlar için hangi mazeretin arkasına sığınabilir.

“DAHA UCUZ, DAHA HIZLI ÇÖZÜMLER İÇİN YASAL ADIMLAR ATILMALI”

“Başta konunun uzmanı ve göreve geldikleri ilk andan itibaren ‘Depreme dirençli İstanbul’ ile ilgili önemli çalışmalar yapan, Silivri’de tutulan aralarında sevgili arkadaşlarım Tayfun Kahraman ve Gürkan Akgün’ün de olduğu beş şehir plancısı arkadaşım ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu kamuoyunu aydınlatacak bilgileri ve perspektifi içinde bulundukları zor koşullarda dahi vereceklerdir. Ben de uzun yıllar bu başlıkta yoğun çalışmış bir hukukçu olarak şu noktaya dikkat çekmek isterim:

1999’dan bu yana geçen süre içinde İstanbul’da deprem güvenliği çalışmaları tamamlanabilecekken şu an bunun çok uzağındayız. Mevcut ‘kentsel dönüşüm modeli’nin ihtiyaca yanıt vermenin çok uzağındadır. Gerçek iktidarca da kabul edilmiş, defalarca da tekrarlanmıştır. Bina yıkıp yapmak biricik deprem güvenliği yöntemi olarak sürdürülemez. Parası olanın, rantı yüksek muhitte evi olanın yapısının yıkılıp yapılması deprem güvenliğimizi sağlamanın çok gerisindedir. Zemini en sorunlu yapıları en elverişsiz semtlerden başlayarak, başta güçlendirme olmak üzere mevcut kentsel dönüşüm modelinden daha ucuz, daha hızlı çözümler için yasal adımlar atılmalı; bütüncül bir planlama verileri doğrultusunda toplumsal bir seferberlik başlatılmalıdır. Böylesi bir seferberlik ‘zor’ ile değil ‘rızayla/iknaya’ dayanırsa etkili olabilir.”

“YEŞİL ALANLARIN KIYMETİNİ BİR KERE DAHA ANLADIK”

“Bu açıdan, özellikle son yıllardaki uygulamaların yurttaşlarda yarattığı kaygıları aşacak adımlar atılmalı. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm yerel yönetimlerin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Pandemi döneminde öğrendiğimizi yeniden anımsayalım: ‘hepimiz iyi değilsek hiçbirimiz iyi değiliz’ İstanbul depremi gibi bir bahiste kendi evimizin çok daha ötesini düşünmek, talep etmek durumundayız.

En yalın örnek ile; depreme nerede yakalanacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. Deprem güvenliği yardım malzemelerinin ulaşımı, sağlık hizmetine erişim ve deprem sonrası toplanma alanlarıdır. Parklarımızı betona karşı savunmak, şehir dışına ötelenen kamusal sağlık hizmetlerini geri istemek, zaten son derece sınırlı olan su kaynaklarımıza zarar verecek tüm projelere itiraz etmek, kent merkezinde hala kalabilen (başta askeri alanlar olmak üzere) son derece sınırlı kamu arazilerinin de muhafaza ormanlarının da mutlak olarak korunmasını takip etmek mecburiyetindeyiz. Bakın 23 Nisan depreminden sonra parkların, yeşil alanların kıymetini bir kere daha anladık. Varın siz gerisine buradan pay biçin.”

Related Posts

DEM Parti’den, Kurtulmuş’a ‘komisyon’ çağrısı: ‘Bir an önce kurulmalı’

DEM Partili Sezai Temelli, “27 Şubat’ta bir açıklama geldi Öcalan’dan, 12 Mayıs’ta PKK kendini feshedeceğini, silahları bırakacağını açıkladı. Sonrasında hiçbir şey yok. Artık adım atma zamanıdır. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş bu konuda inisiyatif alacağını söyledi, bekliyoruz. Numan Kurtulmuş’a çağrı yapmak istiyorum: Bu meseleye özgü bir komisyonun çalışması önemlidir. Bu siyasetin en önemli sorumluluğudur” dedi.

Rusya’dan İsrail ve İran’a ‘arabuluculuk’ teklifi

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail ile İran arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını belirterek “Rusya, bu krizin temel nedenlerinin ortadan kaldırılması için elinden geleni yapmaya hazır.” dedi. Peskov, başkent Moskova’da gazetecilere …

Cemal Enginyurt: Bu ülkenin Adalet Bakanı da İçişleri Bakanı da Erdoğan

Cemal Enginyurt: Bu ülkenin Adalet Bakanı da İçişleri Bakanı da Erdoğan

İsrail: İran’ın silah üretim tesislerini ve füze altyapısını vurduk

İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlayan bölgesel gerginlik artarak devam ederken, İsrail ordusundan İran’ı hedef alan son saldırıları ile ilgili açıklama geldi. İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada, İran rejiminin silah üretim …

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kuveyt Emiri telefonda görüştü: İsrail, bölgemizdeki güvenliği riske atıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kuveyt Emiri telefonda görüştü: İsrail, bölgemizdeki güvenliği riske atıyor

LGS’nin Din Kültürü alanında dikkat çeken ‘Arda Güler’ sorusu

LGS 2025’de sınav soruları; akıl yürütme, analitik düşünme, okuduğunu anlama ve bilgi ağırlıklı geldi. Türkçe’ de, çok sayıda çeldirici şık olması ve uzun paragraf soruları adaylara zaman kaybettirdi. Matematik testi, yine zorladı. Sınavda ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümünde yer alan ‘Arda Güler’ sorusu dikkat çekti.